Blogumun en sevdiğim kategorisinin ilk yazısına Avusturya-Viyana ile başlayacağım 🙂
İşlerim ve tur merakım sebebiyle yalnız ya da eşimle seyahat ettiğim tüm ülkelerde gezip gördüğüm yerleri, deneyimlerimi, “ne yenilir ne içilir”i sizlerle paylaşmak isterim.
Avusturya’nın başkenti Viyana, Avrupa’nın hatta dünyanın en gözde turizm şehirlerinden biri. Şehirde doğa, kültür, sanat, eğlence hepsi bir arada. Tarihi yapılardan tutun da katedrallere, görkemli saraylardan tutun da doğa harikası manzaralara kadar herşey çok güzel bir bütün halinde bu şehirde. Avrupa’da gezmekten en çok keyif aldığım şehirlerden biri oldu benim için.
Yakın komşuları Prag ve Budapeşte ile birlikte Türk gezginlerin de en sevdiği gezi noktalarından olan başkent Viyana’yı gezmek içinse 2-3 günlük kısa bir tatil yeterli. Tabi süreyi dilediğiniz kadar uzatabilirsiniz ama şehirdeki pahalılığın diğer turistik yerlere nazaran çok daha yüksek olduğunu akıllardan çıkartmamak gerek
Bu yazımda da sizlere gezdiğim ve önerdiğim yerlerden kısa kısa bahsedeceğim.
1-Aziz Stefan Katedrali
Viyana gezilecek yerler arasında şehrin simgelerinden biri haline gelmiş Aziz Stefan Katedrali de yer alıyor. Katedral 12. yüzyılda inşa edilmiş ve Viyana tarihi boyunca sayısız önemli olaya tanık olmuş.
Katedralin tasarımında gotik ve Roma mimari stilleri hakim. Yapının en dikkat çekici detaylarından birini ise çatı bölümündeki renkli semboller oluşturuyor. Ulusun tarihi açısından büyük önem taşıyan katedral, sembolik renkli çatısıyla da ilgiyi üzerine çekiyor.
Şehrin tam da merkezinde yer alan katedralde aynı zamanda çok görkemli kuleler var. 136 metrelik en yüksek kuleye 343 basamakla çıkmanız gerekse de karşılaşacağınız Viyana manzarasına değeceğini söyleyebilirim.
2- Hofburg Sarayı
Saraylar şehri Viyana’daki en ihtişamlı tarihi yapılardan biriyle başlayalım: Hofburg Sarayı. Hofburg Sarayı’na baktığınızda öncelikle ne kadar büyük olduğu dikkatinizi çekiyor.
Tam 240 dönümlük bir arazi üzerine inşa edilen kraliyet sarayında 18 farklı bina, şapeller, kiliseler, avlular, meydanlar ve 2.600 tane de oda bulunuyor! 1996 senesinde saray UNESCO Dünya Mirasları Listesine girmiş.13. yüzyılda inşa edilen saray 700 yıl boyunca Hofburg Hanedanlığı’na hizmet etmiş ve dönem dönem ihtiyaca göre genişletilmiş.
Gezerken çok etkilendiğimiz yapılardan birisi olmuştu bizim için.
3- Schönbrunn Sarayı ve Bahçeleri
Viyana’da barok mimarinin en iyi örneklerinden biri olan Schönbrunn Sarayı, yüzyıllar boyunca şehre hakim olan Habsburg Hanedanlığı’nın yazlık ikametgahı. Saray aynı zamanda meşhur imparatoriçe Sisi’nin de en sevdiği yer olarak anılıyor.Sarayın bahçesine değinmeden geçmek imkansız; bence Viyana’da görülmesi gereken yerler arasında ön sıralara koyulmalı. Geniş alana yayılan çimler, şatafatlı tarihi çeşmeler ve yürüyüş yolları ile saray, ziyaretçileri için büyüleyici bir bahçeye sahip.
Aynı zamanda Avrupa’nın en büyük hayvanat bahçelerinden biri de bu alanda yer alıyor. Bitki ve kelebek teraryumları ise Avusturya’nın en çok ziyaretçi çeken yapısında görebileceğiniz etkileyici bölümler arasında. Eşimin en çok sevdiği mekanlardan birisi olmuştu 🙂
4-) Hundertwasser Evi
Benim en çok hoşuma giden yapılardan biri de Hundertwasser Evi.
Viyana’da gezilecek yerler arasında özgün, yaratıcı bir tarza sahip olan özgür ruhlu bir binayı da görmek isteyebileceğinizi düşündüm: Hundertwasser Evi!
Evin tasarımı Viyana’daki çoğu binadan oldukça farklı, yani fark edilmemesi imkansız. Mimarisindeki en dikkat çeken detay ise yapıda hiçbir düz ögeye yer verilmemiş olması. Ayrıca çok ilginç terasları da var. Terastan ziyade bahçeye benzeyen toprak zeminli alanlarda 250 adet ağaç bulunuyor.
Çok renkli dış cephesiyle cazibesi artırılan Hundertwasser Evi, Avusturya’nın ünlü sanatçılarından Friedensreich Hundertwasser tarafından inşa edilmiş. Eşimle çekmiş olduğum bu resim de bizim için çok güzel bir anı olarak albümde yerini aldı 🙂
5- Belvedere Sarayı
Savoy Prensi Eugen tarafından 1668-1745 seneleri arasında yaptırılan Belvedere Sarayı, göz kamaştıran barok stildeki iki parçadan oluşuyor: Yukarı ve Aşağı Belvedere Sarayı.
Yukarı Belvedere Sarayı tarihte halka açık ilk müze olmasının yanında 2. Dünya Savaşı’nın ardından Avusturya’ya özgürlüğünü veren anlaşmanın imzalandığı yer olarak da ünlü.
Saray çok bakımlı, büyük ve göz alabildiğince yeşil bahçesi ile ziyaretçilerini ağırlıyor. Şehrin merkezinde konumlanan bu komplekste Orangery Galeri, ahırlar ve müzeler yer alıyor. Belvedere Sarayı’nda aristokrat yaşamın izlerinden ziyade sanatsal açıdan çok değerli eserler ile karşılaşıyorsunuz.
6- Prater – Dönme Dolap
Evet sıradan bir lunaparktan ne farkı var diyeceksiniz. Ancak size hissettirdiği tarihi doku ile burası diğerlerinden çok daha farklı.
Prater Parkı şehrin macera, heyecan ve sürprizlerle dolu yerleri arasında. Eskiden avlanma alanıyken yıllar geçtikçe eğlence adına hemen her şeyi bulmanın mümkün olduğu bir parka dönüşmüş.Park demişken hiç de küçük bir bölgeden bahsetmiyorum. 3.200 hektarlık bu alanda nostaljik-modern lunapark oyuncakları, kafeler, sinema, bowling salonu, dans yerleri, yürüyüş, bisiklet, piknik alanları, pastane, restoran, havuz gibi birçok seçenek var.
Prater Eğlence Parkı denildiğinde akla Viyana’nın da simgelerinden olan dönme dolap geliyor. 1827 yılında yapılmış olan bu devasa dönme dolap hasar aldığı dönemlerden sonra özenle yenilenerek şimdiki ihtişamına kavuşmuş. Dönme dolabın tepesinden Viyana manzarası çoğu kişiye olduğu gibi muhtemelen size de bir başka güzel gelecek.
7- Karl Kilisesi (Karlskirche)
Cüzzamlı hastalara şifa dağıtan Aziz Karl Borromeo’ya ithafen yaptırılmış olan bu kilise 1739 senesinde tamamlanmış. Kilise, dış mimarisi ve önündeki havuzuyla bakmaya doyamayacağınız kadar güzel görünümüyle yükseliyor.
Bana sorarsanız, Kilisenin dışı ne kadar hayranlık uyandırıcıysa içi de bir o kadar gezilesi ve etkileyici bir tasarıma sahip. Göz alıcı fresklerden süslü sütunlara kadar her şey ince bir sanat eserinin ayrıntılarını oluşturuyor.
8- Danube River (Tuna Nehri) Viyana Kısmı
Tuna Nehri, hepimizin malumu. Marşlara, şarkılara, türkülere konu olmuş o meşhur şehir.
Tuna nehri havzası, 801.463 km² toplam alanıyla Volga Nehri’nden sonra Avrupa’nın en büyük ikinci nehir havzasıdır. Nehir 11 ülkeyi katederek Karadeniz’e dökülmektedir. Bunlardan biri de Viyana’dır.
Otelimize yakın olan bu nehirin kenarından şehir merkezine her sabah yürüyerek gittik. Sıcak havalarda gitmiş olmamızdan sebep, her sabah doğanın o eşsiz güzelliği, yeşillikler, nehrin güzelliği içimize içimize işledi.
9- Graben Caddesi ve Veba Sütunu
Viyana eğlence bakımından çok hareketli bir şehir olmasa da genel olarak tarihi dokusu, mimarisi, sanat ve kültürel yönleriyle gezginlere çok çekici seçenekler sunuyor. Graben Caddesi ise Viyana’nın en cıvıl cıvıl ve enerjik caddelerinden; eğer biraz hareketlenmek istiyorsanız buraya doğru rotanızı çevirebilirsiniz.
Graben Caddesi kafe ve butiklerle dolu. Aynı zamanda Viyana’dan hatıra niyetine hediyelik eşya alabileceğiniz çok sayıda dükkan da var burada. Lüks mağazalar ve ünlü markalar açısından da çok sayıda alternatif ile karşılaşabilirsiniz.
Caddenin tam ortasındaki Veba Sütunu ise turistlerin de yoğun ilgisini çeken önemli bir sanat eseri. Veba salgınında çok sayıda insanın hayatını kaybettiği 17. yüzyıla dayanıyor geçmişi.
10-) Avusturya Ulusal Kütüphanesi
Hofburg İmparatorluk Sarayı’nda bulunan ve şatafatıyla göz kamaştıran Avusturya Ulusal Kütüphanesi 1368 senesinde kurulmuş.
Kütüphanede 12 milyondan fazla eserin olması buranın bilgi kaynağı olarak ne kadar derin bir yer olduğunu göstermesi açısından çok etkileyici. Ayrıca Avusturya barok döneminin en üst düzey örneklerinden biri olan kütüphane, mimari detayları ve özellikle ihtişamlı salonu ile ziyaretçilere eşsiz güzellikte bir davet sunuyor.
Viyana’da Ne Yenir ?
Bu bölümde ben sadece 2 yerden bahsedeceğim. Birincisi Viyana’da çok meşhur olan şinitzel mekanı, diğeri de sokak lezzetleriyle meşhur olan bir mekan.
Elbette her baktığınız blogda onlarca farklı restoran ve sokak lezzeti adresi yazıyordur. ama ben sadece deneyimlediğimiz ve eşimle çok hoşumuza giden 2 yeri sizlerle paylaşacağım.
1- Figlmüeller
En klasiğini yazmasak kesinlikle olmazdı, Figlmüeller hem çok otantik bir yer hem de 1905 yılında kurulmuş yani epey eski. Çok bilinmese de aslında iki şubesi var. Biri 1905’ten beri olan Restoran Wollzeile, diğeri de ona çok yakın 2 dakika yürüme mesafesinde olan Restoran Bäckerstraße. Asıl restoranın çok dolu olduğu zamanlar için -neredeyse her gün, her saat- alternatif olarak açılmış. Hangisine gittiğiniz bizce çok fark etmez çünkü lezzet de ortam da aynı sayılır. Porsiyonlar büyük. Menüye ve fiyatlara siteden ulaşabilirsiniz. Rezervasyon da siteden yapılabiliyor.
Figlmüeller Wollzeile: Adres: Wollzeile 5, 1010
2- Bitzinger (Augustinerkeller Bitzinger Wien)
Hotdog için mutlaka gidin. Genellikle kocaman bir sosisin yanında turşu, hardal ve ekmek şeklinde servis ediliyor. Menüden anladığımız kadarıyla domuz eti içermeyen bir çeşitleri yok, aklınızda bulunsun “Pferd” görürseniz bu da at eti içerdiği anlamına geliyor. Ye-kalk bir fast-food standı. Adres: Albertinapl. 1, 1010