1. Anasayfa
  2. Dijital Günlük
  3. İlk Blog Yazım “Başlangıç”

İlk Blog Yazım “Başlangıç”

Emre GÖYCE Emre GÖYCE -
12 0

Uzun bir aradan sonra herkese merhaba 🙂
Yeni temaya geçme süreci hali hazırda devam ederken bir yandan da zor bir işe soyunmuş durumdayım.  2013’ten beri yazdığım çizdiğim ne varsa hepsini bir çırpıda silip yeniden blog yazmaya başlama kararı aldım. Ne kadar başarılı olacağımı bilmesem de, yaptığım her işe inanarak başladığım için elimden gelenin fazlasını yapacağım.
Aslında 2013 yılından beri 2 kere blog girişiminde bulundum. ikisinde de farklı yol haritaları çizip sonrasında iş yoğunluğu sebebiyle bir türlü ne yazacağımı toparlayamadığım için blogları kapatmıştım. Nihayet, kapanmayacak bir bloga başlamanın mutluluğu ile yeniden yazıyorum 🙂

Kişisel Blogların sonu geliyor mu?

Uzun süredir, hatta birkaç yıldır muzdarip olduğum, hatta pek çok arkadaşımla da bu durum üzerine tartıştığımda onların da muzdarip olduğu bu konu hakkında yazmak istiyorum. Aslında bu yazıyı yazmadan önce kişisel blog diyerek konuyu daha özele indirgemeyi düşünmüyordum fakat diğer blog kategorilerinde aynı durum çok fazla olmadığı için konuyu daraltmak istedim.

Öncelikle kişisel blogları diğer bloglardan ayıran faktörler nelerdir biraz bundan bahsetmek istiyorum. Kişisel blog adı üstünde gerçek veya anonim bir kişiye ait olan bloglardır. Burada kişi düşüncelerini özgür (!) bir şekilde istediği gibi yazıya dökebilir. İster teknoloji üzerine olsun isterse kendi alanında farklı bir konuda olsun… Ama kişisel bloglara girdiğinizde muhakkak o blogun yazarının kendine özgü düşünceleri hakkında fikir sahibi olabilir, düşüncelerini yazılarında görebilirsiniz. Diğer kategorilerdeki bloglarda bu mümkün değildir.

Peki neden yazı başlığındaki gibi bir soruya cevap arıyorum? Nedeni basit aslında. Kişisel bloglar artık takip edilmiyor, umursanmıyor, okunmuyor. Yeni blog yazmaya başlayanlar bu durumun pek farkında olmayabilir. Bundan 5-6 yıl öncesine kadar bloglardaki heyecan daha fazlaydı. Şuan öyle değil. İnsanlar sadece bilgiyi alıp geçiyor.
Kişisel blogların eski popüleritesinin kalmamasının en büyük sebebi Sosyal medya diyebilirim. İnsanlar artık sayfalarca yazı yazmak istemiyor. Bilgiyi daha hızlı paylaşıp daha hızlı bilgi sahibi olmak istiyorlar. Tam burada Twitter imdatlarına yetişiyor. Sayfalarca yazı yazmak yerine 280 karakterde (belki birkaç flood ile) düşüncelerini hızlı bir şekilde paylaşabiliyorlar. Tabi paylaşımlarını diğer insanlara duyurmak bloglara göre daha kolay olduğu için Twitter’ı tercih etmeleri kadar doğal bir şey yok.

Yeni Trend : “VLOGLAR”

Günümüzde Twitter’dan sonra Youtube yayıncıları da kişisel blogların yavaş yavaş yok olmasına katkı sağlıyorlar. Hatta bloglarını kapatıp Youtube kanalı açanlar dahi var. 5-6 yaşlarındaki çocukların ellerinde tabletler, telefonlar olunca ve okumayı sevmeyen bir toplum olduğumuzdan dolayı bu iki etken birleşince Youtube kanalları çok fazla takip ediliyor. Dikkat ederseniz bu tarz kanallarının videolarının altında çoğunlukla 10-15 yaş aralığındaki çocukların yorumları mevcut. Neden binlerce kelimeyi okuma zahmetine girsinler ki! Çok iyi hatırlıyorum, bundan 5-6 yıl önce hemen hemen o yaşlardaki çocuklar nasıl blog kurabilirim diye soruyorlardı bana.

Her neyse, ben yine herşeye rağmen burda yazmaya çizmeye devam edeceğim 🙂
Gördüklerimi, tecrübe edindiklerimi, bildiklerimi paylaşmaya devam edeceğim.
En azından bir kişiye ulaşıp birşeyler katabiliyorsam bunun mutluluğu bana yeter de artar bile.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir